Acının Fotoğrafını Çeken Adam: Alejandro González Iñárritu

Auteur Yönetmen Kavramı Nedir?

Hector González Gama ile Luz María Iñárritu ya da bilinen adıyla Alejandro González Iñárritu, 1963 yılında 7 çocuklu bir ailenin en küçüğü olarak Meksika’nın başkenti Meksiko’da dünyaya gelmiştir. Ailesi ekonomik sorunlar yaşarken kendisi, 16 yaşında okulundan atmıştır. O yaşlarda elindeki az miktarda parayla birlikte Avrupa ve Afrika’ya kargo gemisiyle yolculuklar yapmıştır. Böylelikle geniş bir sosyolojik birikim yaptığı söylenebilir.  Üniversite de iletişim bölümünü bitirmiş ve ardından DJ’lik, Prodüktörlük, Radyo programcısı, TV reklam yönetmenliği gibi işler yapıp ilk uzun metrajlı filmi olan Paramparça Aşklar ve Köpekler’i (Amores Perros) 2000 yılında tamamlayarak adını dünya çapında duyurmuş ve Amerika’ya transfer olan Meksikalı yönetmenler arasına katılmıştır. 21 Gram (2003), Babel (2006), Biutiful (2010), Birdman (2014) ve The Revenant (2015) filmlerinde ünlü Hollywood yıldızlarıyla çalışmış ve son iki filmiyle Oscar ödülleri kazanmıştır.

Auteur sözcüğü ilk olarak Andre Bazin tarafından Cahiers du Cinema isimli Fransız sinema dergisinde kullanılmıştır. Burada yaratıcı yönetmen anlamında, klasik anlatı yapısının dışına çıkan ve kendi tarzının bulunduğu yönetmenleri ifade etmek için kullanmıştır. François Truffaut tarafından yazılan Yaratıcı Yönetmenler Peotikası adlı eserde bahsi geçen yaklaşımlar Andrew Sarris tarafından kuramlaştırılmıştır. Yapımcıdan ziyade yönetmenin film yapımının merkezinde olduğu, diğer eserleriyle birlikte incelendiğinde kendine has bir imza niteliğine sahip olan yönetmenlere auteur yönetmen denilebilmektedir. Auteur, bir yönetmenin kendi belirginliğini, işaretini koymasıdır.

Iñárritu’nun ilk uzun metrajlı filmi olma özelliği taşıyan Paramparça Aşklar ve Köpekler, iç içe geçmiş üç hikâyeden oluşmaktadır. Üç farklı hikâye film düzlemi boyunca birbirinden ayrı gibi görünse de bu üç farklı olay bir sahne ile birbirine bağlanmaktadır.  Bu film özelinde üç farklı hikâye bir trafik kazası ekseninde bir araya gelmektedir.  2003 yapımı 21 Gram ve 2006 yapımı Babel filmleri de üç farklı hikâyenin sonuca doğru tek bir hikâye altında toplanmasını konu almaktadır. Yönetmen, hikâyeyi ele alma biçimi ve film kurgusunu kendine has bir üslupla aktarmaktadır. Bu filmlerden sonra birlikte çalıştığı Meksikalı senarist Guillermo Arriaga ile yolları ayrılmış ve sonraki filmlerinde bu anlatı yapısından da vazgeçmiştir. Filmlerinde; şiddet, madde kullanan karakterler, ölüm, suç, aile içi dramlar, trajik olaylar gibi öğelere yer vermektedir. Yönetmenin büyüdüğü ülkede bu gibi gerçeklerin yaygın olarak yaşanması, yönetmeni de ciddi anlamda etkilediği filmografisinin genel konularından anlaşılmaktadır. Yönetmen ’in kamera kullanım tercihi, genelge kameranın elde olduğu hareketli aktüel çekimler ve plan sekans teknikleridir. Bu tekniği özellikle ilk dört filminde (Paramparça Aşklar ve Köpekler, 21 Gram, Babel, Biutiful) ağırlıklı olmak üzere bütün filmografisinde görmek mümkündür.  Bu bağlamda yönetmen ‘’Acının Fotoğrafını Çeken Adam’’ tasviriyle ele aldığı hikâye öğeleri kimi otoriteler tarafından de bu çerçeve de kabul görmüştür.

Auteur yönetmenler, yaratıcı yönetmenler olarak değerlendirilirken aynı zamanda film yaratım sürecine etki eden senaryo, kurgu, film yönetimi gibi konularda etkin olmasıdır.  Iñárritu’nun, kompozisyonu oluşturma, kamerayı kullanma biçimi, senaryo tercihi kısaca sinematografiyi oluşturan bütün öğelerin tercihi genel filmografide de tutarlı olmaktadır. Bu da kendine has anlatım özellikleri olduğunu ve bu anlatım özellikleri üzerine filmografisini inşa ettiği söylenebilmektedir. Özellikle ilk dönem filmlerinde tercih etmediği klasik anlatı yapısı, belirsiz sonlar, yönetmenin tutarlı olarak tercih ettiği anlatım biçimlerindendir.

 

Bazin; film üzerindeki (yazılı, sesli ve görsel) kesin kontrolü senarist veya yapımcıya değil, yönetmene verilmesi gerektiğine vurgu yapmaktadır (Aktaran, Demir, 2019:21). Uzun metrajlı filmlerinde yönetmenin, senaryo, yapımcı, kurgu ve yönetmenlik gibi çok geniş alanlarda da çalıştığı görülmektedir. Auteur yönetmenlere genel olarak bakıldığında; filmi bir araya getiren birçok unsuru kendi yerine getirmiştir. Böylelikle film, yönetmenin sanat anlayışına ait olma noktasında daha çok benzerlik gösterdiği söylenebilir. Yönetmenlik dışında birden çok alanın da üstlenicisi olmak yönetmene bir özgülük katmaktadır. Bu özgülük en temelde yönetmene daha geniş ifade etme alanı sağlamaktadır. Özetle ve bana göre; bir filmin adına veya jeneriğine bakmadan en geniş olarak filmin sinematografik öğelerinden yönetmenin kim olduğu anlaşılabiliyorsa bu bir Auteur yönetmendir diyebiliriz.  

 

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Scroll to Top