Dönemin Türkiye Portresi; Şark Kurnazlığından Garp Kurnazlığına Geçiş
Senaristliğini ve yönetmenliğini Yavuz Turgul’un üstlendiği Muhsin Bey filminin (1987), başrollerinde Şener Şen ve Uğur Yücel yer alıyor. Film senaryoda 140 dakika olarak belirlenmiş, yönetmen kurgusundan sonra 100 dakika olan film restore edilmiş.
Ali Nazik (Uğur Yücel), doğudan ünlü bir türkücü olma umuduyla İstanbul’a gelir. Tanıdık bir referansla eski başarılarından uzaklaşmış organizatör Muhsin Bey’in (Şener Şen) yanına yerleşir.
1980’ler Türkiye’sinde; doğudan İstanbul’a gelip para kazanma, ünlü olma veya kurduğu hayalleri gerçekleştirme çabası içinde olan bir kesimin İstanbul’a geldikten sonra yavaşça şehirleşmesi ve bu bağlamda yanında getirdiği birtakım saf, vicdanlı duygularının yitirilmesi dolayısıyla filmde bu niyetlerle gelip basit şark kurnazlığıyla kendini Muhsin bey’e kabul ettiren Ali Naziğin, türkü yarışması düzenlemek için kendisi gibi olan kişilerden toplanan paralar ile kendi kasetini çıkarmak için Muhsin Bey’i ikna ederek karakterin dönüşümünün başlangıcını oluşturup filmin sonunda iyice İstanbullaşmasının ardından’’Kendimi kurtarmam gerekiyordu ağam’’ repliğiyle kısa yoldan şöhreti yakalamayı, pavyon şarkıcılığını seçerek geleneklerini ve karakterini bir kenara bırakıp Garp kurnazına dönüşmüştür.
Olay örgüsü çizgisel olarak ilerleyip klasik anlatı yapısına uygun devam ediyor. Film; ucu açık olan, çözüme kavuşmayan bir final ile son buluyor. Hayat içinde devam eden bir gerçekçiğinin film bittikten sonra da devam edeceğinin mesajı verilir.
Film, gerçekçi, naif anlatımıyla birlikte Muhsin Bey – Ali Nazik ilişkisinin hikâyesini özellikle filmin geçtiği dönem itibariyle; kaset çıkarma, Ali Naziğin tabiriyle İbrahim (Tatlıses) gibi olma hayalini taşıyan birçok genci gerçek hayatta da görmek mümkündür. 12 Eylül 1980 darbesi sonrasında toplumsal, politik, kültürel değişimin bireyler üzerindeki etkisi ve uygulanan ekonomik politikalarla birlikte özelleşmenin daha kolay olmasının da etkisiyle zengin olma veya kısa yoldan çok para kazanma hayalleri o dönemde birtakım kişilerin çeşitli dolandırıcılıkları kendinde meşru bulduğunu göstermektedir. Muhsin Bey, Ali Nazik ile tanışmasının ardından içinde gizli olan vicdan, fedakârlık, iyi niyetlilik, ahlak gibi olguları filmin sonuna kadar güçlenirken Ali Nazik ise zaten kendinde olan bu karakter özelliklerini filmin sonuna doğru kaybetmiştir. Bu bağlamda büyükşehrin insan karakteri üzerindeki acımasız etkisinin sonucu Ali Nazik karakteri üzerinde daha net görülür.
1980’lerin başından itibaren Yeşilçam sineması verimliliğini kaybetmiş, birçok yıldız isim seks filmleri furyasına katılmıştır. Nitelikli filmlerin sayısı oldukça azalıp Türk sineması durma noktasına gelmiş, sayı olarak çok az film seyirci ile buluşmaya başlamıştır. Muhsin Bey o dönemde çekilen sinematografisi güçlü nitelikli filmlerden biri olarak anılır.
Filmin mekân tasarımı için sanat yönetmeni Arzu Başaran, eski Beyoğlu apartmanlarından birini bulmuş, yönetmen Yavuz Tuğrul bu apartmanı çok beğenmiş ve filmin hikâyesiyle mekânın atmosferi uyumlu olmuştur.
Çatı sahnelerinde İstanbul’un yerleşimi, karmaşası gösterilmiştir. Kamera hareketleri, kullanılan minimal müzikler, yumuşak ışık tercihi hikâyenin konusuna uygun olup hikâyenin ilerlemesine katkı sağlamıştır. Yine film, doğrusal bir kurgu yöntemiyle izlemeyi ve algılamayı kolaylaştırıp filmin hikâyesinin akıcılığına uygundur. Karakterler, gerçekçi yazılmış ve oyuncular da rollerini başarıyla oynamışlardır. Muhsin Bey ve Ali Nazik gerçekçi karakterler olup hayatta karşımıza çıkabilecek iki karakterdir. Muhsin Bey’in temsil ettiği gururlu, idealist, düşünceleri konusunda tutarlı, komşuları tarafından sevilen karakter yapısına uygun bir kıyafetle filmin başından sonuna kadar değişmeyen çizgisini sürdürür. Filmin diğer başkarakteri Ali Nazik ise hayalini kurduğu kıyafete filmin sonunda ulaşmıştır. Kostüm tasarımında, Ali Nazik’in karakter değişimi ile birlikte kıyafetlerinin de değişmesi anlatımı güçlendirmiştir.